Oysa insan gitiği her yerde kendinden bir parça arar,bulursa sıla olur,bulmazsa gurbet...
Suşehri’nde kültürel yapıyı etkileyen en önemli faktörlerden biri coğrafi konumdur. Karadeniz Bölgesinde yer alması nedeniyle Sivas'a özgü halk oyunları ve klarnet yerine Suşehri'nde Kemençe, Zurna ve Horon kültürü vardır.
Çok yakın zamana kadar ilçede kemençe yapımcıları, icracıları ve tulum sanatçılarına çok sık rastlanmaktaydı. Tulum kültürü bu bölgelerde yok olmak üzeredir.
Halk oyunlarında en çok tercih edilenler; Siksara, Düz Horon, Dik Horon, İki Ayak Horon, Temurağa Horonu, Alaşağı, Güzeller Horonudur.
Sivas yöresine ait yeminler, dualar, beddualar,
atasözleri, bilmeceler ve deyimler
Yeminler
1- İnandırmak için;
– Ekmek çarpsın ki
– Işığa kör bakayım ki
– İki gözüm çıksın
– Kur’an’a el basayım
– İki gözün önüme aksın
– Mus’ab çarpsınki
– Yavrumun hayrını görmeyeyim
– Falanca ile zina edeyim
– Eve gitmek nasip olmasın
2- Sır Almak için;
– Allahını seversen
– Allah aşkına
– Peygamberin hakkına
– Allah lillah aşkına
– Allahını seversen söyle
– Sevdiğinin başı için
– Sevdiklerine kavuşmayasın
– Babanın canı ananın başı için
– Benim hatırım için
3- Sır Verdirmemek için;
– Çocuklarının ölüsünü öpesin
– Oğlunun kızının ölüsünü öpesin
– Ölmüşlerinin etini yiyesin
– Kıldığın tuttuğun elin olsun
Dualarımız:
– Allah seni yüzseksenbeş yaşına kadar kocaltsın. (Musa Peygamberin 185 yaşında öldüğüne inanılır.)
– Son beşiğim altın eşiğim.
– Allah İmandan kur’an’dan ayırmasın
– Allah ne muradın varsa onu versin.
– Allah görünmez kazalardan esirgesin.
– Allah tuttuğunu altın etsin.
– Sofrana Halil İbrahim bereketi dolsun.
– Yerin durağın cennet olsun.
– Kötü talih kapını çalmasın inşallah.
– Hızır yoldaşın olsun.
Beddualarımız:
– Allah seni yok eder inşallah
– Allah seni yerin dibine sokar inşallah
– Allah karaltını kaldırır inşallah
– Allah cızırtını vere
– Atlar kuyruğunda gidesin inşallah
– Ölmeyesinde sürüm sürüm sürünesin
– Babasının gözünü yılanlar vura
– Boynu altında kalsın
– Anan baban derine gide
– Boyu devrilesica
– Çatında budunda kala inşallah
– Doğmaz olaydın
– Eskin eskine kalmaz inşallah
– Karaltın kalkar inşallah
– Gidişin ola da dönüşün olmaya
– Son gittiğin olur inşallah
– Ömrün kesilasıca
– Yerde yaşayasıca
– Yerde oturasıca
– Oyunun ola koyunun olmaya
– Koyunun ola konun (ağıl) olmaya
– Konun ola da koyunun olmaya
– Allah tavuğumu çalının çırnağı gözüne batsın, tüyü yüzünde bitsin
– Allah belanı versin
– Allah canın alsın
– Ocağın sönsün
– Adı bilinmedik derde düşesin
– Gidişin olsunda gelişin olmasın
– Her nefesde döşünden sızı gelsin
– Aşından ekmek çıksın
– İyi nimetlere perhiz tutasın
– Yavrunu bağrına bastığın zaman kuçağında taş göresin
– Damı çökesice
– Ocağı batasıca
– Bugünler de mazarını kazsınlar
– Döşekte uzanıp ölmeyesin
– Kazancın ilaçlara yetmesin
– Ömrün uzun olsun dert ile yaşa
Ayrıca beddua görünümünde olup da beddua olmayan sözlerde vardır.
Bunlara ters beddua denilmektedir. Şöyle ki ;
– Çekilsin damarın kanın kurusun
– Yastık yoldaşınla ihtiyar olma
– Davulu önünde gidasıca
– Cuma günü ölesıce
– Allah cezanı alsın
– Ölü kargalar gözünü oysun
– Göçmüş duvar üstüne yıkılsın
– Susuz, derelerde boğulasın
Deyimler
Acısını çıkarmak
Adamlığı öğrenmek.
Ağırdan almak
Ağzını toplamak.
Aklına koymak
Ayakkabı dar olunca, dünya geniş olmuş, ne fayda?
Bit yeniği
Burnu sürtülmek
Cereme çekmek.
Çırasını yakmak.
Çizme rafa çıkmış ama, ne muştalar yemiş.
Dâvâ çalmak
Değirmen sele gitmiş sen şakşağını arıyorsun.
Eliyle etmek
Eşeğe gücü yetmez, palanını (semerini) döver.
Ezel yemez idim bal ile kaymak şimdi tablalardan keşkapan oldum.
Gafil avlanmak
Gelin oyunu sever, düğün mahana (bahane).
Gelin de severdi gülüp oynamayı bahtından güvey de çalgıcı çıktı.
Gönlü olmak
Günahını almak
Hatır yıkmak
İçi açılmak
İflahı kesilmek
İnadım inat, kör Murat.
İssisi (sahibi) veriyor da tellalı vermiyor.
Karış vermek: (Beddua etmek)
Kirli çıkı
Küsen yatağını ayrı sersin.
Lokman Hekim gelse çare bulunmaz.
Mescidin içi dururken dışı haramdır.
Nefis körlemek
Nuh der peygamber demez.
Ocağı kül olmak
Ölür müsün, öldürür müsün ?
Para delisi
Püsküllü belâ
Sarmısağı gelin etmişler kırk gün kokusu çıkmamış
Sulu göz
Surat etmek
Şafak attı
Şeytan kulağına kurşun
Taşa tutmak
Un ufak etmek
Üst başa geçmek
Vergili el
Verip veriştirmek
Vursan ölür, vurmasan kısmetini elinden alır.
Yağlı ballı olmak
Yan çizmek
Yedi canlı
Yüze gülmek
Bilmeceler
Alaca karga, bulaca karga, içi dolu kavurga ? (nar)
Altı odunluk, üstü unluk ? (iğde)
Anası su, babası taş, yedi âleme baş ? (tuz)
Avcuma sığar, ambara sığmaz ? (övendire)
Bahası büyük, yükü yeğnik ? (altın)
Bir küçücük fıçım var, iki türlü su yutar ? (yumurta)
Bir tencerem var kapaklı, etrafı saçaklı ? (göz)
Bir yorganım var, toprağı tutar denizi tutmaz ? (kar)
Burdan attım kılıcı, halep’te oynar bir ucu ? (şimşek)
Çalı dibinde mum yanar ? (tavşan)
Çıt demeden çalıya geçti ? (güneş ışığı)
Dağ başında kara papak. (keçi)
Elemez melemez, ocak başına gelemez, gelse de duramaz ? (yağ)
Etten kantar, altın tartar ? (kulak-küpe)
Ey milidi milidi, dış kapının kilidi, yatsıdan sonra bize gelen kim idi ? (uyku)
Ey yurtlar yüce yurtlar, yusuf’u yiyen kurtlar, tırnağından su içer, tepesinden yumurtlar ? (buğday)
İki küçük mil taşı, dolanır dağı taşı ? (göz)
Kabuğu var içi yok, sopa yer suçu yok ? (davul)
Kat kattır ama katmer değil, kırmızıdır ama elma değil, yenir ama meyva değil? (soğan)
Kokusu var gül değil, toz gibi ama kül değil, dağı taşı devirir dev değil ? (barut)
Oniki oğlu, dört kızı var ? (yıl)
Uçar kuş değil, karadır taş değil ? (tıstan böceği)
Dağda tapılar
suda çıpılar
arşın ayaklı
burma bıyıklı ? (balta, balık, leylek, tavşan)
Kuyu, kuyunun içinde suyu
suyunun içinde yılan
yılanın ağzında mercan ? (gazlambası, gazyağı, fitil, ateş)
Keser sapı
kol, el, parmak, tırnaklar.)
Gara dağ
Gara dağın altında kalem dağ
Kalem dağın altında ışıldar
Işıldarın altında mışıldar
Mışıldarın altında bir torba kıl ?
(saç, baş, göz, burun, bıyık, sakal)
Ata Sözleri
Acı (yiti) sirke küpüne zarar verir.
Bakan göze yasak olmaz.
Çıkacak cana ceza olmaz.
Dağ dağ üstünde olur, ev ev üstünde olmaz. (iki aile bir arada barınamaz)
Deli dağdan, aşık sudan, akıllı yeşillikten hoşlanır.
Eken biçer, konan göçer, cennetin kapısını cömertler açar.
El karnı ağrıyınca kara donu giydirir.
El yumruğunu bilmeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır.
En kötü koca bir dağdan iyi gölge verir.
Gavur içinde din artmaz, yoksul içinde mal artmaz.
Gönül halden bilmez, Erciyes’ten kar ister.
Gurbette öğünmekle hamamda türkü söylemek kolaydır.
Hak doğrunun yardımcısıdır, arşa çıkıncaya kadar.
Hançer yarası geçer de dil yarası geçmez.
Huylu huyundan vazgeçmez, ya öle, ya gebere.
İşine (sanatına) hor bakan, boğazına torba takar.
İtinen (itle) yatan bitle kalkar.
Kadındır adamı deli eder, kadındır deliyi adam eder.
Kadının yüklendiği göç şuraya varmaz.
Kaynanalı gelin hatun gelin, kaynanasız gelin natır gelin (dir).
Kel ölür sırma saçlı, kör ölür badem gözlü (olur).
Kılıç kınını kesmez.
Leyleğin ömrü lak lakla geçer.
Mal biter malamatlık bitmez.
Mart ayı dert ayı (dır).
Meyvalı ağacı taşlarlar.
Nasibi kesilen itin kurban bayramı arifesinde ayağı kırılır.
Ne ekersen onu biçersin
Nerde kazan kaynar orda maymun oynar.
Oğlan anasını, inek danasını bilir.
Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar.
Paralı adamdan dağlar da korkar.
Rahat koyun yerinden oynamaz.
Rüzgâr eken fırtına biçer.
Saç sefadan, tırnak cefadan uzar.
Sağırın oğlu ağlamaz.
Su aktığı yere yine akar
Şalgam suya düşünce yağ oldum sanır.
Toprağı işleyen, ekmeği dişler.
Yenenle yanana dağ bile dayanmaz.
Zülm ile âbâd olanın, ömrü berbat olur.
Ağustostan sonra ekilen darıdan
Bal vermeyen arıdan
Kocasından sonra kalkan karıdan
Haram kazanılan paradan
Kimseye hayır gelmez
Allahümme ferden
Sakın kelden körden
İlle topaldan ille topaldan
Altundan kupa olsa, susuz çeşmeden dolmaz
Yiğit ne kadar mert olsa, düşenin dostu olmaz
Ananın ilki olmaktansa dağlarda tilki ol.
Aslı paktan kemlik gelmez şek
Katıra güvenme babası eşek
Ayağını sıcak tut başını serin
Kendine bir iş tut düşünme derin.
Deh demeden giden at
Buyurmadan gören evlat
Eve girince gülen avrat
Gir oyna çok oyna.
Deh demeden gitmeyen at
Buyurmadan görmeyen evlat
Eve girince gülmeyen avrat
Gir ağla, çık ağla.
Dostun sofrasında ben yemem deme, elin gitsin gelsin yemesen de.
Dur dur durmuşa var
Askerden gelmişe var
Karısı ölene var
Kıymetini bilene var (Kıymetini bilenle evlen)
El oğlu hilebazdır kimse bilmez fendini
Her kime iyilik edersen sakın ondan kendini.
Ev yapayım dersen himinden (temelinden) başla
Zengin olayım dersen durmadan işle
Fakir olayım dersen uykuya başla
Uyku seni bir kenara götürür.
Geçme muhannet köprüsünden koy aparsın su seni
Yatma tilki gölgesinde koy yesin aslan seni.
Irmak kenarında ev yapma sel için
Dağ başında harman yapma yel için
Kocalıkta genç karı alma el için.
Önce deveni bağla, sonra tevekkül et.
Sev seni seveni, yer ile yeksân ise
Sevme seni sevmeyeni Mısır’a sultan ise
Söz bilirsen söyle ibret alsınlar
Söz bilmezsen sus ki adam sansınlar.
Tarlada ekinim var deme ambara girmeyince
Hayırlı evladım var deme el koynuna girmeyince
Sadık dostum var deme başına bir hal gelmeyince
Vefakâr karım var deme yok gününü görmeyince
Unu eleyene, kızı dileyene vermeli
Üzümünü ye, bağını sorma
Yolcu isen er (erken) git
Borçlu isen ver git
Rençber isen herk et (toprak işle)
Atalar sözü yerde kalmaz
Ata dostu oğula mirastır
Alışveriş güldür, çabuk solar
Başın (canın) sağlığı, dünya varlığı
Büyük evin nimeti, küçük evin ziyneti
Ev sahibinin aşına değil, kaşına bakılır
Ustasız zenaat haramdır
Her adam bir olmaz, her çiçek gül olmaz
İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı
İnsanı bir gemi
Akıl dümeni
Fikir yelkeni
Kullan kendini
Göreyim
Kanma kötü sözüne bilse İyisini söyler
Ağarmadık saç, ağrımadık baş olmaz
Ağır taş yerinden kalkmaz, yuvarlanan taş yosun tutmaz
Ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın (karın:insanın kendi, nefsi)
Ev sahibinin nefesi eve direktir
Ev dediğin evrendir, ucu dönmez kervandır
Alma mazlumun ahını, gökten indirir şahini
Ana baba ne demek bal ile kaymak yemek
Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş
Ar gitti Mısır’a, namus da ardı sıra
Kağnı gider de Kayış ne çeker
Araba devrilince yol gösteren çok olur
Bana benden olur her ne olursa, başım rahat bulur dilim durursa
Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır